Uy anamlar... Tonguç’un yardımı ile bir önceki briç toplantımızda Kefir ile tanışmıştık, şimdi hepimiz Kefir ile yatıp, Kefir ile kalkar olduk.
Yediğimiz Kefir önümüzde yemediğimiz Kefir arkamızda. Kefir uğruna çarşı çarşı dolandık, yenisini yapmak için saatlerimizi kurduk.
Aramızda yarış var artık… Benim kefirim senin Kefiri ezer geçer yarışı…
Hepimiz bir Kefir mandırası açacak kadar bilgi ve tecrübe sahibi olduk diyebilirim. Oyun oynarken, kimimiz üç-kör yerine üç-kefir deme gafletinde bulundu, yani anlayacağınız, Kefir bizim aklımızı başımızdan aldı.
-Ohhoo…! Bu Kefir ne ki oğlum, sen bendeki Kefiri gör, aynen çökelek peynir gibi… Tadı da yanık süt tadında, tam olması gerektiği gibi…
-Beyler, boşuna dil dökmeyin, siz asıl benimkine bakın… Benim Kefir organik ürünler satan dükkandan alınma, sizinkisi el ayarı ile ancak, ucu ucuna…
-Olur mu, ağbi, ayıp ettin… Kefir söz konusu olunca ben kasaptaki ete soğan doğramam, yerli malından asla şaşmam. Yerli malı dediysem de, halis muhlis ev yapımı, inci taneleri gibi oluyor süzgeçte kalan kısmı.
-Anlaşıldı, Siz bu işi bilmiyorsunuz… Benimki bir kabardı mı suyunu dibine çökertiyor, sizlerinki ise üstte kaldığından makbul olmuyor.
-Hakkı verilerek yapılan Kefir öyle açık ve parlak renkli olmaz, süzgüden geçirirken su kullanma, hiçbir faydası olmaz.
-Tonguç’un Kefir yapma usulü tam doğru olan usül değil abicim, 24 saat bekletilen Kefir’de bütün vitaminler oluşmayabilir…
-Hiç alakası yok, ben yaptım, oldu, gayet de lezzetliydi… ogün bugündür ben farkındayım, sağlığım Kefir sayesinde yerine oturdu.
-Bak bu Kefiri sabah kahvaltısı yerine kullanmak daha iyi, güne zinde başlamak için ideal bir içki.
-Artık ben arasıra Kefir yapar içerim… Yakult’a para vermeye değmez, en azından ne içtiğimden eminim.
-Ohooo, zaten ben iki haftadır her sabah içiyorum Kefiri, siz arkadan geliyorsunuz… Bundan sonra kazanlar dolusu yapacağım hem de, çoluk çocuk, bütün aileye dağıtacağım.
-Bakın siz Kefir yaptığınızı sanıyorsunuz, halbuki yarı yolda kalitesini öldürüyorsunuz. En makbulu 48 saat mayalanmış hali, daha kısa sürelisi ise, kaybediyor bütün vitaminlerini. Kefir B vitaminleri ile dolu, B1,B2,,…ta B12’ye kadar herşeyi içinde barındırıyor, 24 saatde mayalanan Kefir B1 ile B2’yi yakalasa da B4’e ucundan biraz zorlanarak yetişiyor.
-Kefiri süzgeçten geçirirken ezip bulamaç haline getirmekden sakının, tortusunu iyice bitirmesi için süzgeçte kendi halinde bırakın.
-Kefir için özel kap olması lazım, sakın metal kap kullanmayın kimyasal reaksiyonla kalitesini azaltmayın.
-Bak bu doğru… Metal kap kullanıp yıllar sonra alzaymır hastalığına yakalanmak da gayet olası bir şeydir, zaten bizim çocukluğumuz her şeyi metal kapta yiyerek geçti, o da aslında, her türlü hastalığa davetiye çıkarmak demekti.
-Ben zaten Kefiri süt şişesinin içinde yapıyorum, iki ayrı şişe ile birinden diğerine boşaltıyorum.
-Kefiri keşfettiğimiz hakikaten iyi oldu, sağolsun Tonguç’un sayesinde kafamız neşesini buldu.
Anlaşılan, şimdi artık hepimiz Kefir’li olduk, ama ne yaptıysak da, Ekrem’in Kefirleriyle aynı kaliteyi tutturamadık.
Tonguç bu işin teorisini bize 45 dakikada şipşak anlatıverdi, Ekrem ise teknolojiyi anında uygulayiverdi. Ne metal kap kullandı ne de 24 saatle işin kolayına kaçtı. Onunkiler cam kavanoz içinde ve 48 saatlık bir sabır ile mayalandığından, arta kalan suyu dibinde kalıyor ve istisnasiz B1’den taa B12’ye kadar bütün vitaminleri içinde barındırıyor. Ekrem şimdi, doya doya her sabah kaliteli Kefirini bir güzel içiyor, diğerlerimizin Kefirlerine ise içinden gülüp, dudak büküyor.
Bu Kefir meselesi bizim Bric grubunun tam da ihtiyaç duyduğu sağlıklı bir mesgale. Benim arkadaşlara tavsiyem, ünümüzü artıralım, şöyle güzel bir Kefir festivaliyle .
Mesela, bence, “Bring Your Own Kefir” BYOK Festivali akılda kalabilen, güzel bir festival adı.
Hatta, bunun türküsünü de piyasaya çıkarma çalışmalarım çoktan başladı:
Bir kefir, üç Kefirrr, dört Keefirrr, ondörttt Kefirrrr,
Bardak dolusu getirrr…
Bu ayrılık cok zorduuurrrr,
Allah’ım sabır verdir...
Biz bu Kefir konusunu yuvarlak masa toplantısına taşıdık ama, iş orada bitmedi, bizim Ibrahim çok belge ve dosya hastasıdır, konuşmalarımızı hemen vidyoya çekiverdi. CumaBriç’in “Rality TV” programına dönüşmesi için bir gizli çalışma içinde olabilir, reklamımızı youtube’da görürseniz, haberiniz olsun, o sadece göreceklerinizin binde biridir…
Zaman geçti ve sıra geldi kağıtları çekmeye, oyunlar ilerledikce ibo-Mehmet ikilisi uğradı bir hezimete. Eksi otüzbir’de karar kıldılar, o yorgunlukla, bulaşık olayına kolları sıvadılar. Keşke kaderlerine küsüp önceden ayrılmasalardı toplantıdan…. Görmekle moral bulurlardı hiç olmazsa, Ekrem-Faruk ikilisinin eksi ondokuzluk mahvından.
Bir yandan oynadık bir yandan yedik içtik, Celal’in getirdiği mantıları peynir ekmek gibi bitirdik. Bu sefer tatlı yoktu, tuzlu ürünler masayı donatmıştı, ibrahim’in getirdiği turşular israil malıydı.
Çeşitli konular elbette konuşuldu, masaya yatırıldı, PKK ve Balyoz olayı ilk sıraları aldı.
Ahmet Altan’ın yazısına Tonguç kafayı takmış, herkesten yorum aldı, yazıdan ne anladığımızı bir kenara yazdı.
Dedik ki: AKP ve RTE kendini devlet sanmasınlar, ayağını kaydıracak taşlardan kendilerini sakınsınlar. Günlük gelişmelere baktığımızda, bir takım gizli oyunların döndüğü belli, ordunun başı AKP’li diye, bütün orduyu AKP sanmak da neyin nesi?
Bu darbe yapanlar nedense, çok zengin adam oluyorlar, gazete haberlerine göre, Evren’in banka hesaplarına sığmıyor rakamlar. Amerika isteseydi başka darbeler de olurdu tabii, istemeyince de, darbecilik oynayanlar yakayı ele verdi.
PKK bugünlerde can çekişiyor, önüne geleni yakıp yıkmaya çalışıyor. Ne kadar gürültü koparırsam o kadar iyi olur derdinde, ama boşuna nafile, onların defterini dürmek için düğmeye basıldı bile. Belki de RTE ve Barzani birlik olup PKK’yı bitirme planını uygulamaya geçmişlerdir, Kuzey Irak kürtleri ile federasyona eyvallah demişlerdir. Hükümet PKK’dan hıncını almaya kararlı, Habur kapısında ortaya serilen görüntuler yanlarına kalmadı. Bugünlerde gördüklerimiz, taşları yerine oturtma çabası, büyük güçlerin hesaplaşması için önceden gerekli bir ortamın yaratılması. Inşallah memleket için hayırlı olur, bunu başarabilen bir Tayyip, 2023’e kadar kırallar gibi tahta kurulur.
Inşallah işler tersine gitmez ve önümüzdeki günler savaş getirmez,
Pakistan’ın hali ortada, Afganistan’la sınır olmak başlarına bela.
Benzeri bize de bulaşabilir, PKK’nın yapmak istediği bizi anarşinin içine çekmektir.
Balyoz davası için fazla yorum yapmadık, ama yorum yapmak için TV’ye çıkanları gırgıra aldık. Sanırım olacakları tahmin ediyorduk, ama bu kadarını da beklemiyorduk. Elbette, “seçim ile gelen hükümet seçim ile gitmelidir” diyenlerimiz olduysa da, mahkemenin aldığı kararların katılığı da bizi şaşırtmadı desem yalan olur.
Oyunlar bütün gece sürdü gitti, sanırım yediğimiz çanaklar dolusu mantı üstümüze ağırlık çökertti. Konular konuları açtı, bir ara baktık ki, sünnet üzerine tıbbi soruları cevaplamak için bizim doktora ihtiyaç vardı. O konuya fazla girmeyelim dedik, geriye kalan zamanı da Faruk’un havuzundan balıkları çalan karganın hünerleri üzerine istişare ile geçirdik.
Hadi kalın sağlıcakla,
CumaBriç Editörü
Tonguç gelir gelmez kolları sıvadı ve Kefir işine girişti.
Eh, bir kısmımız oyun oynarken, diğerlerimiz de, birseyler yemekle mesgulduk...
Mantı kaynarken, yanında salca ve tereyağ kokusu ortalığı kaplıyor.
Ye Beyim yeee....! Derya kuzusu bunlar, deryaa.....
Keyifler yerinde,
Galatasaray 1-0 mağlup olmus ne gam...!
Kadeh kaldıralım, Beşiktaş'ın şerefine...
Oğlum Tonguç, kilit adamlığını goster, Ekrem'in oyununu şuracıkta batırıver...
Ekrem o aksam hep sahaya indi, Ibrahim'in vucut diline kanmayin,
stress yaratmak da bu oyunun bir hilesi...
Mehmet'in eli puan dolu, pusuya yatmış bekliyor,
Aha, bu da bir batarı, gerisi arka arkaya geliyor...
0 comments:
Post a Comment