Home » » 17 Nisan 2009 CumaBric Gecesi

17 Nisan 2009 CumaBric Gecesi

Geçmişteki Kasım 2005 ve Haziran 2007 açılımlarından sonra şimdi de Nisan 2009'da, yeniden sanal dünyanın 'Tıkla'malarına katkı sağlıyoruz.... CumaBriç'in bu 3'ncü dalgası vatana ve millete hayırlı olsun..!

Ne mutlu CumaBriç üyelerine ve onları destekleyen hayranlarına..!

18 Nisan 2009 sabahının erken saatlerinde daha güneş doğmamışken Web sitemiz kapısını tüm dünyaya açarak yeni bir ışığın kaynağı olarak varlığını ortaya koymuştur. O ışık, şiarımız olan "Akıl ve Gönül Birliği"'nin gücünden başka birşey değildir.

Bu yeni sitemizle birlikte, Google aramalarında yeniden varız, alışılmış adresimizin dışında yeni bir adresle bu vicdani göreve soyunduk; www.cumabric.com... Elbette bize yakışan bir adres bu. Oldu mu dot COM olacak aşağışı kurtarmaz. Aynen az ve öz, hem de keskin ve ince... Karadelik gibi valla... Yanina yaklaşip da tıklayanı hemen girdabına alan bir site bu... Bir kere tıkladın mı, kurtulamazsın... Bütün hikayeleri okumak için kendini bir odaya kapatırsın. Zaman içinde hoş bir yolculuğa çıkarsın, içinde huzur ve rahatlık oluşur... Bilge'lik kazanırsın. Biz de bunu bildiğimiz için elimizdeki imkanlari ortaya döküyoruz ve 'Ya Bismillah' diyerek sosyal bir hizmeti huzurunuza getiriyoruz.


Sitemiz hizmetlerine aynen kaldığı yerden devam etmektedir. Sitemizdeki hikayeleri okuyun ve aydınlanın... Ufkunuz açılsın... Briç'e olan ilginiz artsın, öğrenin, oynayın, oynatın... Hatta kapı kapı dolaşıp, naylon torbalar içinde Bric kağıdı desteleri dağıtın. Kömür torbasını alan vatandaş eminim onu da alacaktır. Sıcak odada Briç oynamak ona daha zevkli gelecektir. Brıc kluplerine yeni üyeler de yazın... Bu arada, yazdığımız hikayelerin özünü ve ruhunu doğru kavrayin... Böylece, gunluk kargaşa içinde sıradan gibi görünen politik, ekonomik, sosyal, içtimai, milli ve gayri-milli, ciddi ve gayri-ciddi olay ve husumetlerin arkasinda yatan nedenleri bir bir bulup ortaya çıkarın. Bunun verdigi rahatlikla da bi cigara yakın, hatta bir şarap da açın, bir yandan şarabınızı yudumlayin bir yandan da sitemize tıklamaya devam edin... Hikayeler bizde her konuya dokunur, bundan kişiler de bir şekilde nasibini alir, hemen her toplantımızda olduğu üzere karşı görüşler çatışır, eninde sonunda da doğru olanda karar kılınır.

Günler, aylar, yıllar geçti ve bir başka Briç gecemizin daha hatıralarını kaleme almak ve tüm dünyaya aksettirmek tekrar bendenize nasip oldu. Laf aramizda, böyle gidersek, bu işin duayeni olmak da gayet olasi bir durum. Onu da bilin yani...

Ben Farukgiller'in konağına vardığımda, tesadüfen diğer elemanlarımız da birkaç saniye önce zaten konağa varmışlar ve arabalarından inmek üzereydiler. Onları ezmeden aradan sıyrılıp arabamı parkettim. Merhabalaştık, tokalaştık, hal hatır sorduk, dişarıdaki masanın etrafina doluştuk, şarapları açtık, açılanları bardaklara servis yaptık, 'Bu iyidir, iyi" diye sıfatlandırılan şaraplardan mutlaka bir kadeh almaya çaliştik. Sergiden karpuz seçer gibi, sigara tepsisinden sigara seçenlerimiz, mutluluk ifadeleri ile sigaralarini tüttürdüler... Muhabbet fena halde Ergenekon davasında 12.nci dalga ve ardından gelen artçı dalgaların toplumda bıraktıgı izler üzerine yoğunlaşır gibi olürken, otoriter bir ses "Hadi beyler, kağıtlari çekelim" dedi, bir kıpırdanma başladı içeriye doğru, bu arada sayın konsolosumuz da avdet etmişti, makamına layık şekilde, ağır ve ağır masaya yanaşıp bir kağıt çekti, "Iyi güzel, gayet iyi" dedi... Bazilari Tonguç'un çok ballı adam olduğunu ve kimle oynarsa oynasın Tonguç'un hediyesinin 20 puandan aşağı olmayacagını dile getirdi. Ben ve Ekrem ortak düştük, biraz suskun kaldık. Ama iki Fenerbahce'li olarak, geleceğe umutla baktık, ve de yılların ezeli rakiplerine karşı itidali elden bırakmadan oyunumuzu oynamayı sürdürdük. Kötü başladık ama iyi bitirdik. Cok goller kaçırdık, ya da ben kaçırdım ama Ekrem kaçırmış gibi göründü, ne bileyim, bazen de bunun tam tersi oldu. Birbirimizin paslarını iyi değerlendiremedikse de sonuca varmakda maharetliydik. Ben el çaka, yer çaka üstadı olarak bilinirken artik o ıslerden uzak düstüğümü farkettim, hatta bizim konsolos bey bu konuda serzenişte bulundu ve sen bizim toplantılara biraz daha sık gel, formunu yitiriyorsun dedi... Ben de abi daha sık gelirsem CumaBriç'e, benim burda yatıp kalkmam gerekir, daha ne olsun dedim... Söylediklerini kulağıma küpe ettim, gerçi benim el çaka, yer çaka oyununu akil edemeyişimi içtiğim şaraplara ve etraftaki gürültü kirlenmesine dayandırıyordum fakat, benim de gürültüm vardı, ben de oynayanları seyrederken gürültü çıkarıyordum. Boşuna tantana etmedim, lafi gevelemeye gerek bırakmadan, yapılan eleştirileri kabullendim.

Neyse, bizim oyunlar sonuna doğru iyi sonuç verdi.. Demekki dedik, kağıt gelince oyunun hakkını verebiliyoruz dedik. Rakipler yerlerde süründükçe, biz huşuya erdik... Mehmet ve Erden'in suratlarından düşen bin parcaydı, ama Allah'tan yıkayacakları bulaşık ancak iki üç bardaktı. Bu ikili hiç beklemedikleri bir hezimet ile listenin dibine düsmüşlerdi. Erden'e o gece kağıtlar küsmüştü, eli ancak sıfır puan toplayabiliyordu Oyun oynamaya kalksalar kontur yıyorlardi, beterin beterine doğru kader onları sürüklüyordu, korkunun ecele faydası yok deyip Erden kolları sıvadı, Mehmet galiba içerde televizyon seyretti. Kimimiz neşeden, kimimiz sinirden hırsımızı üzümlerden çıkardık, üzümler de herbiri ceviz kadar olacak şekilde hormonlanmışlardı, kıpkırmızı olmalarına rağmen, taş gibi sağlamlardı üzüm mü yiyoruz yoksa erik mi onu da anlayabilmiş değidik, ama işte birşeyler yemenin de keyfiyle oyunları seyre koyulduk.

Sayın konsolosumuz, olayı iyice ağırdan alıyordu. Oynarken, önce gerekli istişareleri etrafi ile yapıp, sonra kararları yürürlüğe koyuyordu, işin envanterini de iyi çıkarıyordu. Bir, iki, üç.... dur bi dakika baştan yapalım... Bir, iki, üç, dört, beş, altı.... diye sayıp, dört el daha alabilecek güçte kağıta sahip olduğunu bilerek rahata eriyordu... Sonra, uzun... uzun.... düşünüyordu.... O düşünürken, uzaktan bir polis arabası duyuldu ve sonra evin yanından geçti gitti.... Galiba Buddy iki kere Faruk'a, bir kere de bana gelip, arzu ettigi sevgiyi almıştı...
Sayın konsolosumuz sayıyordu... Bir, iki, üç..... evet, dörrtt, beşşşş, altı.... "Tamam oyun çıktı da, ben ne kadar fazla el alırım diye sayıyorum" dedi.. biraz daha düşündü... çay içenler çaylarini tazeledi... Mehmet uykuya geçmisti galiba...ve Turgut duşünmesini bitirdi... "Gelecek oyunu da biz oynayalim, siradan gitmeye lüzum yok, benim erken ayrilmam lazım" dedi. Böyle diyerek herkesi dayak yemişe çevirdi... Erden geç saatde bulaşık yıkamanın doğuracağı sağlıksız duruma çözüm buldu, şimdiden kolları sıvayıp bulaşığı bitirmeye girişti... Oyunlarin Star'i kimdi tam çıkaramadım, olsa olsa ballı Tonguç olur dedim, ama Ibrahim'in oyunculuğunu da gördük, bir tirefliye, 4 diye cevap verebiliyordu ve klasını gösteriyordu, hatta 5 karo falan çıkarak zonlarına zonlar ekliyordu... Kısa pantolonuyla afacan çocuk misali masaya kozlarını çakıyordu... çaktı da çaktı.. önüne geleni ufaladı.

Oyunlarin arasında ve sonrasında politika konuşuldu... Bu bilmemkaçıncı Ergenekon dalgalarının aslında arka planda yapılan büyük bir hesaplaşmanın sadece görünen kısmı olduğu, gerçekte ise hepsinin paraya ve mali güce dayalı bir çıkarlar çekişmesinin uzantısı olduğu kuşkusu dile getirildi.

Darbe taraflısı grub birbirlerine pası yanliş atmanın ceremesini çekiyor dedik. Top artık karşı tarafa geçti bir kere ve tam saha pres uyguluyorlar saptamasında bulunduk. O top da nasıl karşı tarafa geçti, belli değildi, hatta bu UFO'larin bile işi olabilirdi... Bulunan günlükler mi bu işi tetikledi, yoksa Hilmi Özkök paşa mı bildiklerini teker teker açıkladı..? Burası biraz muammalıydı... Neresinden baksan ortada bir bilgi toplama telaşı vardı.. Dedikki; henüz hükümeti sevindiren güçlü bir koz yok, Ergenekon davasında kullanabilmek için. O halde, dalgaların da arkasi gelir, bu pilav daha çok su kaldırır...

Bu arada, yargının ve hukukun delindiğini, suçluluğu ispatlanmadan insanlarin taciz edildiğini söyleyenlerimiz oldu. Buna cevap şöyleydi: Her ne kadar gözaltina alınanların, emniyete götürülenlerin bir kısmı daha sonra serbest bırakılıyorsa da darbe çalışmalarını destekleyenlerin yargılanması darbe olduğu zaman yapılamayacağına göre, darbe olmadan, darbeye niyetlenenlerin hesabının şimdi alınması gerekir. En ufak bir kuşku duyuş, emniyetin hemen kişileri tutuklaması ile sonuç buluyor. Yani bakalım bu iş nereye kadar varacak... ÇYDD'ye yapılan baskınlarla bu işin artik cılkının çıktığını ve hükümetin baskısının alenen faşist bir baskıya dönüştüğünü de iddia ettik. Bu tür konuları en iyi işleyen gazeteci-yazar'ın Serdar Turgut olduğunu da vurguladık. Serdar bey çok güzel yazıyordu, doğruları yazıyordu, her iyi niyetli insanın içinde hissetiği kaygıları dile getiriyordu.. Mehmet Altan'a dair yazdığı yazı, alkış topladı. Serdar Turgut gibi gazeteci-yazar'larin medyada bulunmasının gerek ve faydaları üzerine konuştuk.

öyle böyle, vakit iyice geç olmuştu, yedigimiz "Jupiter size" kestaneler de uykumuzu iyice getirmişti.. Mangal'in ateşi sönmek üzereydi.. Buddy artik bize yüz vermiyordu... Kendi işleriyle oyalanıyordu... Herkese veda ettik ve geceyi bitirdik.

Gelecek sefere kadar, kalın sağlıcakla.

CumaBriç Editörü

GECEDEN KESITLER

Bu ates "Gulu Gulu" dansi icin degildir... Onu da bilin yani

















Halim hoca coktan titreyip kendine gelmis... Digerlerimiz de en kisa surede insallah..!
















Durun biraz..! Elimize biraz sayi gelmis, hakkini verelim.

















Birader.. Biz kestane kebap istemiştik, kömür taşı değil..!
















Ibrahim, birazdan gobegini de kasiyabilir...  Kamera hazir mi acaba..?

O maşayla kestane mi tutulur..? O yuzden yandi kömür oldu kestaneler zaten..!
















Yok... şaka dedim şaka... Kestaneler gayet iyi pişmişti.. Elinize sağlik beyler...

Bizim Briç'çiler toplu halde...
On Planda, solda, geriye dogru yaslanip, sirtini duvara veren
sayin Queensland Konsolosumuz Turgut bey.

Haklsınız efendim... Gelecek sefere insallah
el çaka, yer çakanın hakkını vereceğiz, efendim..
Iyi çaylar olsun efendim.. Saygılar... hürmetler...
















Tonguc'un bu fotografini çekenin niyetinin ne olduğunu anlayabilmiş değilim..!
Artik yorum size ait.















Hey bee... Islami burjuvaziden once davranip, bu teknolojiyi ilk kullanan biz olduk. Gururluyuz..!


  

0 comments:

Post a Comment

 
Copyright © 2013. CUMA BRIC FORUM - Bu sitede yayinlanan hikayeler kopyalanamaz ve baska bir yerde izinsiz basilamaz.